2030 yılına kadar robotların 800 milyon işin yerini alabileceği söyleniyor. Bu da, bugün mevcut olan pek çok işin ve mesleğin gelecekte var olmayacağı anlamına geliyor. Peki eğitimi bu gerçeğe göre düzenlemeyi başarabiliyor muyuz? Dünyanın en büyük online alışveriş sitelerinden Alibaba’nın kurucusu Jack Ma, Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Çocuklarımız, ancak eğitimi değiştirirsek makinelerle rekabet edebilir” diyor. Ma’ya göre çocuklara sadece bilgi öğretmek yerine makinelerin ve robotların yapamayacağı şeyleri öğretmeliyiz: Sosyal ve duygusal becerileri.
TÜSİAD’ın geçtiğimiz günlerde yayınladığı“Sosyal ve Duygusal Öğrenme Becerileri: Yeni Sanayi Devriminin Eşiğinde İş ve Yaşam Yetkinliklerinin Anahtarı” başlıklı raporu, eğitimde sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin önemine ve geleceğin iş dünyasına olan etkilerine ışık tutuyor.
Sosyal ve duygusal becerilerin insan kaynağında aranan niteliklerin başında geldiğini vurgulayan rapor, dijital dönüşüm temelli geleceğe hazırlanma sürecinde farklı yetkinlikler ve becerilerle donatılmış insan kaynağı ihtiyacını tartışmaya açıyor. Rapor, teknik bilgi kazanımının yanı sıra, önemi hızla artan yaratıcı düşünme, gelişmeye açıklık, öz yönetim, ekip çalışmalarına yatkınlık, zaman yönetimi, iletişim gibi “sosyal ve duygusal becerilere” vurgu yapıyor.
Rapor Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi üyeleri Prof. Dr. Fatoş Erkman, Doç Dr. Mine Göl Güven, Dr. Behice Ertenü, Dr. Gülistan Gürsel Bilgin, Nişvan Kabakçı, Maggie Pınar, Nur Mardin ve Merve Kırmacı tarafından kaleme alındı. Rapor hazırlık sürecinde insan kaynakları yöneticileri, eğitimciler ve lise çağındaki gençlerle odak grup toplantıları; kamu, üniversiteler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından katılımcılarla çalıştay da düzenlendi.
İşte TÜSİAD’ın raporundan öne çıkan en çarpıcı bulgular:
- İş başarısında IQ yüzde 1 ile yüzde 20 başarı getirirken, duygusal zekâ derecesi yüksek olan kişilerde iş başarısı yüzde 27 ile yüzde 45 arasındadır (Stein ve Book, 2003). Bu veri, birinin diğerinden daha önemli olduğunu değil, duygusal zekâ ve bilişsel zekanın birbirinin tamamlayıcısı olduğunu gösterir.
- Her 10 işverenden 8’ine göre, sosyal ve duygusal öğrenme becerileri organizasyonları başarıya götüren en önemli ve bulunması en zor yetkinliklerdendir (ASPEN, 2018).
- 2020’de karmaşık problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcılık, insan yönetimi, işbirliği ve duygusal zekâ öne çıkıyor (Dünya Ekonomik Forumu, İşlerin Geleceği Raporu, 2018)
- Sosyal ve duygusal öğrenme becerileri akademik başarıyı yüzde 11 artırıyor. (Durlak ve vd., 2011)
- ABD’de yapılan bir çalışmaya göre, erken çocukluk döneminde duygusal ve sosyal becerileri yüksek olan çocukların yetişkinlikte akademik başarıları ve iş bulma şansları yüksek, ruhen sağlıklılar ve madde kullanımı ve benzeri davranışlarda azalma söz konusu (CASEL, 2015).
TÜSİAD’ın raporunda çeşitli eylem önerileri de sunuluyor:
- Sosyal ve duygusal öğrenme becerileri konusunda paydaşların bir araya geldiği bir çatı platform oluşturulması (Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, üniversiteler, okullar, iş dünyası, STK’lar, belediyeler, halk eğitim merkezleri vb).
- Hedef kitlenin tüm toplum olduğu, okul ve ailenin temel alındığı “Sosyal ve Duygusal Öğrenme Eğitim Seferberliği”ne başlanması.
- Sosyal ve duygusal öğrenme ile ilgili tüm içeriğin “Çocuk hakları” temelinde oluşturulması.
- Sosyal ve duygusal öğrenme becerilerine yönelik var olan ve etkililiği kanıtlanmış programların yaygın olarak uygulamaya geçirilmesi.
- Sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin örgün ve yaygın eğitim müfredatına, okulların günlük işleyişlerine, ders materyal ve malzemelerine nüfuz etmesi sağlanarak olumlu okul iklimi oluşturulması.
- Üniversitelerin tüm bölümlerinde, özellikle öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinde sosyal ve duygusal öğrenme derslerine yer verilmesi.
- Hizmet içi eğitimlerle öğretmenlerin sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin arttırılması, farklı program ve yöntemlerden faydalanarak (örn., dijital ortamda e–learning programı) öğretmen gelişiminin sağlanması ve bu çalışmaların yaygınlaştırılması.
- Üniversitelerde sosyal sorumluluk ve topluma hizmet derslerinin kapsamının genişletilmesi, liselerde de yaygınlaştırılması ve bu derslerin bu konuda uzmanlığı olan STK’lar ile işbirliği ile yürütülmesi.
- Sosyal ve duygusal öğrenme içeriğine yer veren yüksek lisans ve doktora programlarının TÜBİTAK gibi proje desteği veren kuruluşlar tarafından desteklenmesi.
- Çocuk ve gençlerin okul dışı etkinliklerinin sosyal ve duygusal öğrenme becerilerini geliştirmek üzere kurgulanması. Yerel ve mahalle-temelli yaklaşımlarla belediyeler, İŞKUR müdürlükleri, STK’lar, halk eğitim merkezleri, toplum merkezlerinin okullar ve iş dünyası ile iş birliği yaparak bu süreçte rol alması.
- Kaynakların sınırlı olduğu köylerde kamu görevlilerinin sosyal ve duygusal öğrenme konularında bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapılması.
- Görsel ve yazılı medya, sosyal paylaşım platformları, filmler, çizgi filmler, diziler, kamu spotları, kadın programları ve açık oturumlarda sosyal ve duygusal öğrenme konularına hassasiyet gösterilmesi için iletişim ve medya paydaşlarının bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılması.
- Yeni neslin dijitalleşme ve sosyal ağlar konularında ilgi ve becerileri göz önünde bulundurularak sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin gelişimine yönelik dijital ve uzaktan eğitim yöntemlerine odaklanılması. Çevre koruma, toplumsal cinsiyet, farklılıklara saygı, empati konularına hassasiyet gösteren materyallerin oyunlaştırma (gamification) yöntemiyle çocuk ve gençlerle paylaşılması.